2 Haziran 2018 Cumartesi

20 MİLYON KÜRT MÜ, 120 MİLYON TÜRK MÜ? "Prof. Dr. Anı. ÇEÇEN" - (Yankı Dergisi, Kasım 2005)

20 MİLYON KÜRT MÜ, 
120 MİLYON TÜRK MÜ?

Prof. Dr. Anıl ÇEÇEN 

(Yankı Dergisi, Kasım 2005)

Türkiye’de son yıllarda bir Kürt gerçeği tartışması sürekli olarak gündemde tutu­luyor ve giderek de tırmandırılıyor. Sanki başka bir gerçeklik yokmuş gibi ülkemizin gündemi sürekli olarak bu gerçeklik tartış­masına kilitleniyor ve bunu bir sorun ola­rak Türkiye'nin karşısına çıkartanlar belirli bir doğrultuda çözüm talebi ile öne geçe­rek Türkiye'yi bir yerlere doğru çekmek istiyorlar. Aslında bu bölgede kendi çıkar­larına uygun yeni bir siyasal ve ekonomik düzen kurmak isteyenler normal koşullar­da Türkiye'yi tehdit eden bir yaklaşımı ya da projeyi açıkça dile getiremedikleri için kendi çıkarları doğrultusunda Türkiye'nin var olan siyasal yapısını bozacak bir doğ­rultuda yapay bir Kürt sorunu yaratıyorlar ve daha sonra da bunun bir gerçeklikmiş gibi kabul edilmesi için Türk kamuoyuna sunuyorlar. Nereden bakılırsa bakılsın tam bir emperyalist saldırı senaryosunun gündemde olduğu anlaşılmaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti bir Ulusal Kurtuluş Savaşı sonrasında kurulmuş ulusal bir devlettir. Yüzyıllarca Selçuklu ve Osmanlı imparatorlukları çatısı altında yaşamış olan çeşitli etnik, dinsel ve kültürel toplu­luklar bin yılı aşkın bir süredir beraberce yaşamanın getirdiği komşuluk ve daya­nışma ilişkileri çerçevesinde beraberce yaşarlarken, batılı emperyalist güçlerin bu bölgeye saldırmaları sonrasında her iki imparatorluk da sona ermiş ve tarihe geçen bölgesel egemenlik düzeni geride kalmıştır. Yirminci yüzyılın başlarında, imparatorluk sonrasında ortaya çıkan otorite boşluğu alanı Kuvayı Milliye ha­reketinin zafere ulaşması sayesinde bir ulus devletin kurulması ile doldurulmak istenmiştir. Osmanlı’nın Orta Doğu top­raklarının İngiliz ve Fransız askerleri tarafından işgal edilmiş ve benzeri bir girişim imparatorluğun merkez toprağı olan Anadolu'ya yönelince, Ulusal Kurtuluş Savaşı buna izin vermemiştir.

Anadolu'da yaşayan bütün etnik unsurlar ve dağılma sonrasında komşu bölgelerden gelen Türk ve Müslüman halkların Atatürk'ün ulusal önderliğinde birleşmesi üzerine, Kuvayı Milliye ha­reketi tam bir Ulusal Kurtuluş Savaşına dönüşmüş ve kısa zamanda bağımsız devlet kurulabilmiştir. Kurtuluş savaşı sırasında Türkmenler, Kürtler, Lazlar, Çerkezler, Boşnaklar, Pomaklar, Tatarlar ve benzeri çeşitli etnik grup ve kökenden gelen insanlar Türk kimliğine yönelen bir devlet kurmak üzere yola çıkmışlar ve Türk kimliğini bir üst kimlik olarak kabül ederek yeni oluşan ulus devletin eşit koşullarda vatandaşları olmuşlardır. Hiç kimse savaş sırasında ve sonrasın­da "Sen Türk müsün ,Kürt müsün ya da Çerkez misin" diye birbirine sormamış ve zaman içinde kaynaşarak çağdaş bir ulu­sun ortaya çıkması sağlanmıştır. Aradan geçen seksen beş yıldan sonra bu bera­berlik bozulmak istenmekte, imparatorluk sonrasında kurulmuş olan ulus devletin yıkılması sağlanarak, Kürtlere ayrı bir devlet kurdurularak bölgesel bir fede­rasyon planı emperyalizmin güdümünde gerçekleştirilmek istenmektedir. Böylesine bir emperyalist projenin gerçekleştirilebil­mesi için Kürt kartı kullanılmak isten­mektedir. Sahte gerekçeler ve yalanlara dayanılarak işgal edilen Irak'ta dış des­tekle oluşturulmuş bir kukla devlet Büyük Kürdistan'ın çekirdeği haline getirilerek resmen bir bağımsız Kürt devletinin ilan edilebilmesi için her yol denenmektedir.

Bölgede çok uluslu ve çok parçalı bir federasyon kurmak isteyen emperyalizm ve Siyonizm, Kürt kartı ile bölgenin dört devletinin parçalayabilmenin çabası için­dedir. Savaş sırasında oluşturulan istikrazsızlıktan yararlanılarak Kuzey Irak'ta ilk adım atılarak bu bölgeden desteklenen terör olayları ile İran, Suriye ve Türkiye de bölünmek istenmekte ve dört ülkenin arasına bir Büyük Kürdistan devletinin oturtulması hedeflenmektedir. Bu doğ­rultuda 'PKK terörü Kuzey Irak üzerinden diğer üç devletin istikrarını bozmakta ve yeni bir siyasal yapılanmaya giden yolu açmaktadır. Küçük Kürt devleti istenme­mekte, bir Büyük Kürdistan kurulmağa çalışılırken, yirmi milyonluk bir devlet yapısı oluşturulması hedeflenmektedir. Kürdistan'a yirmi milyonluk nüfus yaratıl­ması için Kürt aileleri para ile desteklene­rek fazla çocuk yapmaları sağlanmakta, bölgeye yayılmış olan Kürt aşiretleri bir araya getirilerek Büyük Kürdistan devleti İran ile Türkiye'nin arasına bir yabancı unsur olarak sokulmak istenmektedir. Selçuklu imparatorluğu sırasında tek bir devlet çatısı altında yaşamış olan Türkiye, İran, lrak, Suriye ve Azerbaycan'ın bir araya gelerek emperyalizme karşı bir dayanışma düzeni içinde karşı çıkmasını önlemek isteyenler, Büyük Kürdistan'ı bir Hıristiyan devlet olarak kurarak, bölgenin Türk ve Müslüman halklarının tek ve büyük bir devletin çatısı altında bir araya gelmelerini önlemeye çalışmaktadırlar. Hıristiyan Kürdistan, İsrail ile Ermenistan arasında bir köprü olarak bölgenin Müs­lüman halklarını bölecek ve nüfusunun büyük çoğunluğu Türk asıllı olan İran, Türkiye ve Azerbaycan'ın arasına kara kedi gibi girerek Osmanlı ya da Selçuk­lu dönemlerinde olduğu gibi bir Türk ve Müslüman kimlikli bölgesel yapılanmayı önleyecektir. Bunun için yirmi milyonluk Hıristiyan Kürdistan'ın yeterli olacağı düşünülmektedir .

Günümüzde Türkiye'nin nüfusu 75 milyondur ve bunun en az 60 milyonu Türk kimliğini kabül etmektedir. İran’ın nüfusu 80 milyona yaklaşmaktadır ve yirmiden fazla Türk kökenli topluluğun yaşadığı bu ülkede 50 milyonluk bir kitle, yani nüfusun yaklaşık üçte ikisi Türk kim­liğini temsil etmektedir. Kuzey'de Azer­baycan'da 10 milyonluk bir Türk nüfus yaşamaktadır. Ayrıca, Suriye ve Irak'ta da Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinden kalma 10 milyona yakın bir Türkmen nüfus hala yaşamaktadır. Irak'taki Şiile­rin büyük çoğunluğu Türkmen olmasına rağmen sanki hiç Türk yokmuş gibi suni bir hava yaratılmaktadır. Emperyalizmin bu bölgedeki ülkeleri bölmesi nedeniyle 120 milyon Türk günümüzde dünyanın jeopolitik merkezinde beş ayrı devletin sınırları içinde yaşamaktadır. Emperya­lizme karşı, bölgedeki 120 milyon Türk nüfusun öncülüğünde beş ülke bir araya gelirse, dünyanın merkezi coğrafyasına hiçbir güç giremez. Bunu engellemek için hem Türkleri ayrı devletlerde yaşamaya mahküm ediyorlar hem de bunların ara­sına yapay bir devlet olarak 20 milyonluk Büyük Kürdistan'ı oturtarak bölge devletlerinin birleşmesinin önüne geçmeğe çalışıyorlar. Gelecekte ya bu bölgenin 120 milyon Türk'ü bir araya gelerek bü­yük bir devlet çatısı altında birleşecekler ya da emperyalizm 20 milyonluk Büyük Kürdistan projesi ile bölgedeki birleşmeyi önleyerek dünyanın merkezine egemen olacaktır. Yazımızın başlığındaki soruyu yeniden soruyoruz: 20 milyon Kürt mü, yoksa 120 milyon Türk mü? Umarız Kürt kardeşlerimiz bu tablonun farkına varır­lar ve emperyalizm ile birlikte hareket etmekten vazgeçerler. Ulusal Kurtuluş Savaşı günlerinde olduğu gibi Kürtler gene Türkler ile beraber hareket eder­lerse bu bölgede emperyalizm ikinci kez geri püskürtülebilir. Kürt kardeşlerimiz bu kararlılığı gösterirse mesele kalmaz, gösteremezlerse 120 milyon Türk ortak hareket etmeğe başlayabilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder